Ailem ile 3 günlük bir Dubai gezisi ile İstanbul’dan bir süreliğine ayrılmak istedim. İstanbul ve Türkiye dışında hayatı en son Azerbaycan’a giderek bozmuştum.

Dubai’nin coğrafi olarak çok da bir albenisi yok sadece çöl. Basra Körfezi kenarında olması dolayısı ile de yüzülecek mekanlara sahip.

Dubai’ye indikten sonra insanın nelere kadir olabileceğini görüyorsunuz. Her şey lüks ve şaşa içinde. Sokakları geniş, park problemini çözmüşler. Evler yüksek ve klimalı. Orada yaşan fakirler ki bu nüfusun büyük çoğunluğu Türkiye’deki orta sınıftan iyi yaşıyorlar. Evlerinin kiralarını düzgün veriyor. Cumartesi pazar çalışmıyor dışarda yemek yiyebiliyor. İsterse araba da alabiliyor.

Benim ilk gittiğim gün liseden arkadaşım hava limanından bizi aldı ve evine kahvaltıya götürdü. Eşi harika bir kahvaltı hazırladı. Sonrasında araba kiraladım. Daha önce arabasız kaldığım dönemde Türkiye’de araba kiralama tecrübesi yaşadım. Bir günlük Renault Clio’yu 1500 tl ile kiralamıştım. Aynı fiyata Mazda 6 kiralayabildim. Sonra internet olayı; Bizde yabancılar geldiğinde nasıl yapıyorlar çok merak ediyorum. Fakat bizden bile düşmancasına acı çıkarak telekom firmaları yabancılar için muhtemelen kurt gibi etrafta dolaşıyordur. Dubai’de pasaport polisi 1 gün sınırlı 10 gb hattı size bedava veriyor. Çünkü hedef insanların oraya gelmesi ve bunları, zenginlikleri insana olan değeri başka insanlara göstermek.

Yemek sonrasında gezmeye geçtik. İlk fark ettiğimiz yollar ve binalar tabi. İlk önce İbn Batuta Mall’a gittik. Burası aslında sıradan bir avm. Dubai’de gidip gördüğüm en iyi avm Dubai mall zaten. İbn Batuta Mall yakınlarında Marina vardı. Oraya da uğradık. Otele geçtik. Otel olabildiğince sade ve beklentimden çok büyük olan bir odaya sahipti. Ücret olarak günlüğü 1500 tl civarına geldi. Benim beklentimden daha iyiydi. Otellerde en fazla başıma gelen hava kuruluğu burada yoktu. Gece rahat ve sıkıntısız bir uyku çektik. Ne soğuktu ne sıcak. O akşam dışarıda güzel bir Malezya, Endonezya mutfağı bulduk. Bu aslında tüm Asya’nın mutfağı diyebiliriz. Nasi goreng noodle yedim. Eşim ve çocuklar da tabi noodle ve pilav tarzı şeyleri tercih ettiler.

Ertesi sabah uyandığımızda frame park, palmiye ve souk adında bir avm’ye gittik. Gayet güzel ve düzenli yerlerdi. Souk aslında bizim kapalı çarşıya benzetilmeye çalışılmış. Fakat hiç güzel olmamış. Aşırı derecede basit. Hiç ses yok, ticaret için bir heyecan yok. Çünkü insanlar zaten istediklerini istedikleri yerden aynı fiyata alabiliyorlar. Pahalı alsalar bile o kadar da umurlarında değil. Aynı günün akşamında arkadaşım ve ailesi ile birlikte Global Vİllage diye bir yere gittik. İnanılmaz yoğun bir yer. Herkes orada. Dünyanın çeşitli yerlerinden insanlar dükkan açmışlar. Türkiye, Amerika, Japonya, Kore, Çin vs. Hepsi için ayrı bölümler var. Çok güzel düşünülmüş bir yer. Keşke Türkiye’de de olsa böyle farklılıklar. Burada yine noodle yedik. Baya özlemişiz aslında. Türkiye’de sadece indomee olduğundan bu özlem gün gün artıyor. Arkadaşım da bosna köfyesi yedi. Onlar çok açılmak istemiyorlar böyle. Şansa her yer temiz de bu farklılık midemizi çok da etkilemiyor. Burada ayrıca İran çay’ı içtik ve günü böyle kapattık.

Ertesi gün de benzer konularla geçti. AVM ziyareti ve artık son gün olduğundan dolayı alışveriş telaşı ile geçti. Burada arkadaş beni bir yere yönlendirdi. 5 li Shin ramen’i 18 dinar’a aldım. Aldım dediysem bildiğiniz 30 kiloluk valizin yarısını bunun ile doldurdum ve Türkiye’ye girişte Gümrük tarafından yakalanmamak için dua ettim. Tüm bu hazırlıklardan sonra arkadaş bir de evine davet ettiğinden akşam yemeği için evine gittik. Yine harika bir yemek yedik. Sonra otele bir kaç saat dinlenmek için geri döndük.

Dönerken aracı geri nereye vereceğim heyecanı vardı. Yanlış bir yere park etmişim. Eşim biz yabancıyız işte yazmayın deyip çocuğu da polise gösterse de bazen insanlar acımasız olabiliyorlar. Umarım polis ceza yazmamıştır.

Türkiye’den de Gümrük memuru bizi gözüyle süzse de geçmemize izin verdi. Her gün Shin ramen’in tadını çıkarıyoruz. Teşekkürler Samyang.

Arkadaşım bir 10 sene daha orada kalırsa muhtemelen ne olmuş ne değişmiş diye bir defa daha gitmek isterim. Bunun haricinde tekrar gideceğimi sanmıyorum.

Vize için Sapphire Tour’a 109 dolar, TC’ye 750 tl civarında para fişekledim. Bu gezide en canımı sıkan ödemeler bunlar. İkincisinden kaçış yok tabi de birincisi daha az olabilirdi.