Saedi'nin kısa öykülerinin bulunduğu güzel bir kitap. 4 farklı öyküden oluşmaktadır. Bu öyküler her ne kadar gerçekmiş gibi dursa da bence metafor olarak daha etkindirler. 

 Birinci öyküde olay Dendil kasabasında geçer. Kitaba ismini veren bu kasaba çoğunlukla yoksul insanların yaşadığı bir yerdir. İnsanların dünyaya karşı çok büyük umutlarının olmadığı girişteki bir kaç paragraftan anlaşılıyor. Sonrasında olan olaylar her ne kadar gerçekleşmesi mümkün olmasa da günümüz Müslüman devletlerinin durumunu anlatabilir. Kitap kısa olduğundan dolayı aslında bölümlerin üzerinde pek durmak istemiyorum.

İkinci öykü ise Şifa Mahalli. Burada da aslında huzursuzluğun işsizlikten kayanaklanabileceğine bir gönderme var.  

Üçüncü öykü'de ise insanlar ne der korkusu, kendini büyük görme ve zenginliğin herşeyi düzeltebileceği fikirlerinin ne kadar yanlış olduğunun acı bir şekilde yaşanması olayı var.

Son bölüm Keykavus kel ve ben öyküsü de aslında halkı kandırmaya çalışan bir yöneticinin düştüğü rezilliklerden bahsetmektedir. Bunu da günümüz vergi sistemine benzetiyorum. Vergiyi alt tabakaya yayıp insanların bunun etrafından dolanmamasını beklemenin ne kadar saçma olduğu anlatılmıştır.