Balzac’ın daha önce hiç bir kitabını okumadığımı itiraf etmeliyim. Bu kitabında bir babanın ne kadar rezilce çocuklarını sevebileceğini anlatmış.

Gorit gençliğinde çokça çalışarak zengin olmuş bir eriştecidir. Sonrasında iki kızı olur ve bunun akabinde eşi vefat eder. Kızlarını çok sever ve tüm yatırımını kızlarına yapar. Kızları evlendikten sonra da bu yatırımları yapmaya devam eder. Fakat damatları gittikçe Goriot’tan uzaklaşmaya başlar ve en nihayetinde de evlerinden postalarlar. Goriot bunlara aldırış etmez ve kızlarının her ihtiyaçlarında onların yanında olur. Kızları evliliklerinden gittikçe mutsuz olmaya başlarlar. Bu arada kötü bir otele yerleşmiştir. Yazar oteledeki kişileri oldukça kısa betimlemesine rağmen hikayede hepsinin bir görevi bulunmaktadır. Otel’e zengin olma hayalinde bir üniversite öğrencisi gelmiştir. Bu öğrenci de diğerleri gibi önceleri Gorit’u hor görse de kızları için gümüş eşyaları sattığını gördükten sonra bundan vazgeçmiştir. Goriot gerçekten de öyle bir baba ki kızları için canını verir. Günler geçer kızların bulunduğu çevreye bu üniversite öğrencisi de dahil olur. Fakat iyi bir kişilik çok çabuk değişme göstermediğinden olsa gerek kimse babaya saygı duymasa da o saygı duymaya devam etmiştir. Kızların küçük olanı bu genç ünivresite öğrencisini beğenir ve kocasından ayrılmaya karar verir. Bu iş Goriot’u sevindirir. Fakat sonrasında kızının aslında yalancı, kalpazan birisiyle evli olduğunu ve bu adamadan para çıkarmanın mümkün olmadığını anlayınca çok kederlenmiştir. Bu keder onu ölüme götürecektir. Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi babanın cenazesini üniversite öğrencisi kendi cebinden ödemiştir. Cenazeye’de kimse gelmemiştir.

Romanda iki bölüm dikkatimi çekti. Bunlardan birincisi Goriot’un ölüm döşeğindeyken bir ara delirmesi, aslında bu akıllılık anı da diyebiliriz. Eğer kızları için para vermeseydi şimdi ikisinin de ayağından ayrılmayacağından bahseder ve genç öğrenciye evlenmemesini söyler. Fakat sonrasında genç o zaman kızınıza haber vermeyelim lanetlediğinize göre istemiyorsunuz diyince Goriot bunu yalanlar ve imkanı yok böyle birşey demediğini söyler. Bu durumda aklı başına gelmiş, veya delirmiş diyebiliriz.

İkincisi ise gencin mezarlıkta işini bitirdikten sonra söylediği sözdür. Sen nehrinin karşısındaki ışıltılara bakarak “Şimdi çık karşıma” demektedir. Ardından nişanlısının yanına akşam yemeğine gitmiştir. Burada her ne kadar zenginliğe, paraya ulaşmak için ahlaksız olmak gerektiğini ima etse de kişisel fikrim çoğu suçun Goriot’ta olduğudur. Bu da kendime kızmamı sağlıyor. Bu kadar kızlarının iyiliğini isteyen birisi olur da nasıl suçun çoğu onda olur. Olmuş işte.