Kitap 160 sayfa civarında. Yazar başından geçen olaylardan örnekler vererek iş için karlılığın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bu hikayeler silsilesinde genel olarak gözüme çarpan insanların kar için çocuğunu veya ailesini bile tanımaması gerektiği. İş ve aile hayatı arasında kalırsanız her zaman işi seçmelisiniz diye öğüt veriyor yazar. Doğal olarak tüm hikayelerinde biraz ruhsuzluk var. Sürekli kendi hakkında konuşup böbürleniyor. İnsanın zengin olması için böyle meziyetlere sahip olması gerekiyor sanırım.
Birkaç önemli nokta şu şekilde;
  • Micromanagement çok önemli, eğer işin sahibiysen gerçekten öyle davranman gerekiyor. Eğer işin ile bir sorun varsa bu kesinlikle senden kaynaklanıyor. Bu çok ağır bir cümle gibi duruyor fakat yazar altını şu şekilde doldurabiliyor; İş ortamında takım oyunu diye bir oyun yok ve sen herşeyin belirleyicisi olmalısın. Senin çalışanların istediğin gibi değil mi ?  Senin düzenine, dizaynına uymuyor mu?  Senin istediklerini yapmıyor mu ? O zaman  onları kovmalısın çünkü her zaman daha iyilerini bulabilirsin. Gördüğünüz gibi yazar günümüzün aksine çokta fazla takım, birliktelik, birbirini anlama vs. gibi şeyleri umursamıyor. Eski tip bir yönetim tarzını tercih ediyor. Aslında buna bazı açılardan ben de katılıyorum. Çalıştığım firmalarda birlikte yapalım, hadi bunu da paylaşalım vs. gibi ortaklaşa yaptığımız şeylerde istediğimiz yolu katedemedik. Bunun yerine birisi taşın altına elini koyduğunda oldukça hızlı bir şekilde işi bitirebildik. Ayrıca yazar eğer herkes görev ve yapacaklarını tam olarak bilirse bu durumda herkesin daha mutlu olacağını söylüyor. Buna da katılıyorum. Fakat bunları yapabilecek bir takım için yönetici çok iyi olmalı. Herşeyden haberi olmalı ve herkesi yönlendirebiliecek yetenekte olmalı. Bu şekilde işler daha iyi ilerleyebilecektir.
  • Diğer ekonomi yazarların gibi Cash is the King sözüne katılıyor. Bunun için işi sürekli büyütme ve parayı kollamanın gerekliliğinden bahsediyor. Örneğin kira mı vermeniz gerekiyor ? Bunu ertelemek için elinizden geleni yapın diyor. Veya birisine ödeme yapmanız mı gerekiyor bunu öteleyin diyor. Bunu ödeyemeyeceğinizden dolayı değil, parayı elde tutma amacıyla söylüyor.
  • Yazara hakverdiğim konulardan birisi liyakat. Yazar için liyakat olmazsa olmaz. Yazarın firmasının yaptığı iş, batmaya yakın olan firmaların yönetimini ele alıp onları kurtarmak. Evet çok zor gibi görünüyor fakat kitabı okuduktan sonra farkettim ki kitabın tamamı liyakat ile açıklanabilir. Yazar gittiği her firmada işini yapamayanların gitmesi gerektiğini vurguluyor. Örneğin bir firmanın kurucu ortaklarından birisi çalışmadığı halde yıllık yüklü bir miktarda para alıyor. Bu parayı almasının nedeni sadece kurucu ortaklardan olması ve asıl firma sahibinin oğullarının bu kişiye saygısından dolayı. Bir diğer olayda firmanın sahibi herşeyi çocuklara bırakıyor ve işe gelmiyor. Oğulları ise günlük belki 2-3 saat çalışıyor. Tabi sonuç belli. Firma yakın bir zamanda batacak duruma geliyor. Yazar bu firmayla çalışmaya başladıktan sonra bir dizi önlemler alıyor. Çalışma saatlerini artırıyor ve firma kurtulabiliyor.
  • Bir diğer konu başlığı ise çalışma saatleri. Yazar yine günümüzün aksine cumartesi pazarında çalışma günü olduğunu ve anca bu günlerde çalışırsak rakiplerimizi geçebileceğimizden bahsediyor. Yani aslında yazarın söylediği tamamen iş odaklı yaşamak gerektiği. Ne zaman rahat yaşayacak bilmiyorum, belki de birşeylere sahip olduğunda kendini rahat hissediyordur.
Genel olarak kitap kısa ve akıcı. Birkaç saatinizi verip okuyabilirsiniz. Çok beğenirseniz eminim bu düzene olan inancınız dolayısıyla bir kaç kişiyi işten atacak ve  kendinizi daha iyi hissedeceksinizdir. Çünkü işten attığınız kişiler hafta sonları çalışmak istemeyen kişiler olduğundan size yaramaz gelecektir. /sarcasm.

İngilizce özetini buldum isterseniz buradan da okuyabilirsiniz : İngilizce Özet

sahinyanlik.com.tr