Hayvanlardan insanlara saphiens bu sene içerisinde okuduğum en iyi kitaplardan sayılabilir. Genel olarak insan ırkının nasıl üst sıralara geldiği anlatılıyor. Bu sıraya gelmek için bu gün gözümüze küçük görünen şeyleri ne kadar beklediğimizi anlatıyor. Oldukça akıcı bir dili var ve çoğunlukla bilgiye dayalı şeyler.Geleceğe dair ise oldukça iç karartıcı ön görüleri var. Tabi olur olmaz ayrı birşey fakat bu gün aklımıza bile gelmeyen olayların gelecekte nasıl kolay bir şekilde hayatımıza dahil edeceğimizden bahsediyor.

Her bölümde farklı bir olgu üzerinde duruyor yazar örneğin. Örneğin dinlerin oluşumu ve ekonomik, sosyolojik sistemler bunlardan bir örnek. Neden insan kapitalizme bu kadar alıştıda komunizme bu kadar alışmadı hepsinden bahsediyor. Aklımda kalan bir hikaye var. Bir gün ABD'de uzaya gönderilecek astronotlar yerlilerin yaşadığı bir yerde hazırlık yapıyorlar. Bu sırada bir yerli geliyor ve ne yaptıklarını soruyor.Astronotta Aya gideceklerini ve bunun için çalıştıklarını söylüyor. Adam astronota sana bir kaç kelime söylesem oraya gidince söyler misin diyor. Astronot kabul edince adam kendi dilinde birkaç kelime söylüyor. Astronot anlamını sorunca sana söyleyemem bizim ile tanrılar arasında gizli bir dil bu diyor. Neyse Astronot merkeze geri dönünce etrafta yerli dilini bilen birisini buluyor ve bu kelimelerin anlamını soruyor. Cevap şu şekilde "Bu adamın söylediklerine inanmayın topraklarınızı çalmaya geldiler".

Kapitalizm ve Komunizm gibi olayları oldukça sade bir dille anlatıyor. Neden bu kadar çok çalışmak zorundayız bunun sonu nereye gidiyor gibi cevapları veriyor. Bu günün Türkiye'sinde neden ülkenin yerinde saydığına dair bazı ip uçları bulabiliyorsunuz. Anlattığı şu hikaye Türkiye şartlarına çok benziyor.
       Alman bir tüccar iki oğluna para vererek onları ticaret yapmalı ve para kazanmaları için başka ülkelere gönderiyor. Birisi İspanya'ya diğeri ise Hollanda'ya gidiyorlar. O dönemlerde İspanya dünyanın en büyük güçlerinden fakat bir sorun var; Kral herşeyi kontrol edebilecek gücü kendinde bulabiliyor. Bu çocuklardan birisi İspanya'ya gittiğinde sahip olduğu parayı devlete borç veriyor. İspanya savaşlara giriyor ve savaşları kaybediyor. Tüccarın oğlu parayı sorunca Kıralın adamları kendisini dışlıyor, kralda para kalmayacağını söylüyor. Savaşta çok zor anlar yaşadıklarından bahsediyor ve kendilerine bir miktar para bulmasını istiyorlar. Tabi babadan gelen bir miktar parayı daha krala vermek zorunda kalıyor. Fakat ileride o paranın da buhar olacağı kesin. Hollanda'ya giden oğlu ise bu parayı tüccarlara veriyor. Parayı zamanında veremezse tüccar cezalandırılacağını biliyor. Bu yüzden herşey zamanında oluyor ve bu oğlu para kazanıyor. Diğer oğlunu ise baba evine geri çağırıyor. İşte bu hikaye tam günümüz Türkiye'sine uyuyor. Ticaret yapmak isteyen insanlar yandaş arıyor. Böylece diğerlerinin önleri kesiliyor. Bu sadece önü kesilen kişiye değil tüm Türkiye'ye yapılmış bir ihanettir. Ticaret iyi yapanın olmalıdır ve hiç bir şekilde devlet bu ticaret dahil olmamalıdır. Olduğu taktirde dengeleri değiştirecektir. Bu dengeler kolay oluşmayan şeylerdir ve dıştan yapılan bir etkide de çok kırılgandırlar. Para ülkeden kaçan ilk şey olacaktır.

Kitaba geri dönecek olursak bu ve bunun gibi bir çok çıkarım yapabileceğiniz bu kitap genel kültür bakımından bir hazinedir.