Kitap okumayı seven birisi olarak daha önce hiç Hamsun okumadığımı söylemeliyim. Hamsun çokça alışık olmadığımız türden bir yazar. Kendisi Norveç doğumlu ve benim okuduğum kitap Behçet Necatigil tarafından çevirisi yapılan Açlık kitabı.
Hamsun kitapta açlık ile sürekli başbaşa kalan fakat sürekli dürüstlük ile insanlık arasında kalan bir yazarın hikayesini anlatıyor. Bu kadar kısa bir kitaptan açlık üzerine bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. Ama hemen sizi havaya sokuyor ve gerçekten açmışsınız gibi hemen yemek yiyesiniz geliyor. Bundan dolayı yanınızda bir kaç atıştırmalık olsun ve kitaptaki yazar açlığını belirttikçe lütfen biraz tıkının. Çünkü eminim sizin tok olmanız ona iyi gelecektir. Yazar çoğu zaman yiyecek bulamamaktan ama çalamamaktan muzdariptir. Bazen Allah’a ne kadar şükrettiğine tanık olur bazende lanetlerini duydukça la ilahe illallah dersiniz. Candandır, çok iyidir bir defasında yeleğini satıp birisine para verdiği görülmüş halbuki yarın yiyecek bir şeyi olmadan. Üzüldüğü bir çocuk için pastaneye gidip hiç yapmayacağı bir şeyi yapmış ve daha önceden pastacıya bağışladığı paranın aslında bir ödünç olduğunu, pastasını almaya geldiğini söylemiştir. Ağız dalaşından sonra bu pastaları çocuğa götürmüş ve bulamayınca kapısını tıklatıp oradan uzaklaşmıştır. Belki de bir melektir Hamsun, en azından pek yeyip içmediğini varsayarsanız yakındır. Bir defasında cinsel ilişkiye çok yaklaşmıştır. Hatta yoldan geçen bir kadının arkasından koşmuş pardon yürümüş çünkü koşacak kadar gücü hiç olmamış, sonra onun ile karanlık sokaklardan birlikte geçmeyi teklif etmiştir. Kadın da kabul etmiş ve sonra bir gün buluşmak üzere anlaşmışlar. O gün geldiğinde şans o ya yazarın cebinde para varmış ve kıyafeti biraz daha güzelmiş öncesine göre. Kız ile buluşmuşlar, kız evde kimsenin olmadığını söyleyince yazar evinize gidelim demiş artık parasızlıktan mı demiş yoksa gerçekten birlikte olmak mı istemiş bilmiyorum. Eve gitmişler kız yine alçak gönüllü bir şekilde yanına çağırmış onu halbuki yazar bunun o kadar da çabuk olacağını düşünmemişmiş. Ardından öpüşmüşler fakat yazar duramamış ve kızın üzerine gitmeye başlamış, naz yapıp yapmadığını anlayamamış. Kızı şimdi düşündüm de kesin akrep burcu olduğuna karar verdim. Neyse kız bunu istememiş, ama istemiş sonra ama olmamış ve yazar ayrılmış bundan. Niye istememiş bilmiyorum, belki yazara gerçekten acıdığından, belki oyunu çok ileri gittiğinden ama inancım o ki kız yazarı sevmiş ama ona yar olamayacağını anlamış çünkü bu kadar aç biriyle nasıl yaşanırdı ki. Ardından bir gün yazar onu bir “Dük” ile görür ve bir kaç gün sonra birisi zarf ile eline para tutuşturur. O zaman anlar, parayı yırtmak ister ama dayanamaz çünkü kalacak yeri bile yoktur. Mecbur cebine atar ve her zamanki gibi cebinde parası olduğundan dolayı çok mutludur artık.
Yazar bir süre sonra geminin birisine işçi olarak alınır. Ardından kimse kendisinden haber alamaz.